2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ile büyük ölçekli sanayi yatırımlarına hız verilmesi planlanıyor. Özellikle son 10 yıllık süreçte yerli ve milli teknolojileri seferber ederek ulusal ve uluslararası alanda devreye alınan askeri projeler ses getirmiş bulunuyor. Türkiye’nin denizde, havada ve karada savunma ve saldırı gücünü pekiştirmek için dört koldan yatırımlara hız verilirken dışa bağımlılığın azaltılması, dış açığın düşürülmesi hedefiyle hareket ediliyor. Yerli silah üretimi, yerli milli gemi projesi, yerli füze ve helikopter yatırımlarının yanısıra milli imkanlarla geliştirilen dronların yanı sıra uzay alanında devreye alınan stratejik projeler bu alanda dikkati çekiyor.
Uzay çalışmalarına adım adım
Yüzde 80’in üzerinde yerlilikle üretilen ilk milli haberleşme uydusu Türksat 6A uzaya gönderilerek önemli bir aşamaya geçildi. Dünyada haberleşme uydusu üretebilen 11 ülkeden biri olduk.Antarktika’ya 9, Arktik’e 4 bilimsel sefer düzenleyerek ülkemizin kutup bölgelerindeki varlığını perçinledik. Uzay’a İlker Gezeravcı kanalıyla ulaşılmasının ardından bu alanda bilimsel çalışmaların daha ileri noktaya taşınması da plan kapsamında. Türkiye’nin uzaydaki etkinliğinin artırılması için kollar sıvandı.
Çelik Kubbe entegrasyonu
Uydu üretimindeki yeteneklerimizi bir araya getirecek, koordinasyonu artıracak, uluslararası rekabet gücünü yükseltecek bir milli uyduyu sistem olarak kuracağız. Bu sistemi desteklemek amacıyla uzay teknopark tesis edilecek. Milli muharip uçağımız KAAN seri üretime geçirilecek. Çelik Kubbe ile hava savunma sistemlerimizi tek bir ağa entegre edeceğiz. Stratejik yatırımlar için teknolojik, sosyal, çevresel, altyapısı tümüyle hazır, lojistik bağlantıları güçlü mega endüstriyel parklar inşa edilecek.
Savunmayı güçlendirme adımları
2030 yılına kadar savunma sistemleri ve diğer stratejik alanlarda birçok önemli adım atılacak. 2025’te savunma ve havacılık sektöründe 7.3 milyar dolarlık ihracat yapmayı hedefliyoruz. Sektörde çalışan sayısının 110 bine çıkarılmasıyla birlikte yerlilik oranını yüzde 82’ye ulaştırılması plan kapsamında. Türkiye’nin 50’nin üzerinde uluslararası ofis ile dünya çapında geniş bir müşteri ağına ulaşması hedefleniyor.
Kurumlar hedefe kilitlendi
ASELSAN, 2030’da dünya çapında savunma sanayisinin ilk 30 şirketi arasında yer almayı hedefliyor. KAAN, Türkiye’yi, dünyada 5. nesil uçak üretebilen az sayıdaki ülke arasına sokacak. Proje, Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlığını güçlendirerek, dışa bağımlılığını azaltacak. KAAN’ın 2028 yılında Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi hedefleniyor.
Havalı savunma ve atılım süreci
TUSAŞ geleceğin savunma projelerini de perçinliyor. Müşteri ihtiyaçlarına göre şekillendirilebilir açık mimari yapıda tasarlanmakta olan ŞİMŞEK Yüksek Hızlı Hedef Uçak Sistemi; hava-hava, satıh-hava, uçaksavar ve füze sistemleri ile atış ve radarla takip eğitimlerinde kullanılacak, muharip uçakların ve füzelerin uçuş karakteristiklerine yakın özelliklere sahip, Yüksek Hızlı Hedef Uçak ihtiyaçlarını karşılayacak.
Yerli motor ve uçak planlaması
Türk Hava kuvvetleri operasyonlarını güçlendirme gayretinde.ülkenin öz kaynaklarını ve altyapısını kullanmayı amaç edinen kurum yabancı devletlerle ilişkilerini üst düzey teknolojilerini devreye almayı amaçlıyor. Milli muharip uçak projesi yerli adımlarla modernize edilecek. F-35’in kısa vadede çözüm sunamayacak olması alternatif çözümlere kapı aralıyor. Milli muharip uçuk ise F-22’ye benzeyen bir özellik gösteriyor. Yerli motorun entegrasyonu planlanıyor. Gövde içi silah sistemlerinin projelendirilmesi devam ediyor.
Deniz gücünde sınıf atlama planı
Yavuz Sınıfı Fırkateynler, ortalama 29 yaşında olup sınıfın ilk gemisi 2027 itibariyle 40 yılını dolduracak. Barbaros Sınıfı fırkateynler, ESSM (Geliştirilmiş SeaSparrow) güdümlü mermi ve 3 boyutlu radar entegrasyonu gibi önemli modernizasyonlar geçirdi. Gemilerin yaşı ve modernizasyon dikkate alındığında, 2030’lu yıllarda hizmet dışına çıkarılacağı öngörülmektedir. Gabya Sınıfı fırkateynler, ABD Deniz Kuvvetleri’nde Oliver Hazard Perry Sınıfı (FFG-7) olarak kullanıldıktan sonra 1998’den itibaren Türk Deniz Kuvvetleri’nin envanterine girdi.Gemilerin ortalama 36 yaşında olduğu dikkate alındığında, modernizasyona tabi tutulan dört geminin 2030’a kadar, diğer dört geminin ise 2025’e kadar hizmet dışına çıkarılması muhtemel görülmektedir.
