Uluslararası gündem uzun süre ABD Başkanı Trump ile Ukrayna lideri Zelensky arasında yaşanan gerilime kilitlenirken aradan birkaç ay geçtiğinde iki ülkenin “değerli madenler” konusunda anlaşmasıyla ipler gevşerken ikili ilişkilerde de yumuşamaya kapı aralandı.
Bazı değerlendirmelerde Başkan Trump’ın Zelensky’ye verdiği gözdağının bir taktik olduğu, asıl amacın Ukrayna’nın yeraltı kaynaklarına daha rahat erişebilmek olduğu yönünde ifadeler yer aldı.
Anlaşma ne anlama geliyor?
ABD ve Ukrayna arasında, aylardır müzakeresi süren nadir toprak elementleri anlaşması 30 Nisan’da imzalandı.Anlaşmayla, Ukrayna’daki yeraltı kaynaklarına Batı yatırımı çekmek için bir yeniden yapılanma yatırım fonu kurulduğunu aktardı. Ortaklığın 50/50 temelinde olduğunu vurgulandı.
Ukrayna’ya gelecekte yapılacak Amerikan askeri yardımları, ABD’nin fona yatırımının bir parçası olarak sayılacak.Bu madde, Ukrayna’nın, doğal kaynaklarına karşılık, ABD’nin güvenlik yardımlarını anlaşmaya bağladığı anlamına geliyor.
Ukrayna’nın madeni varlığı neler?
Ukrayna, lityum ve titanyum gibi kritik elementlerin yanı sıra, milyarlarca dolar değerinde kömür, doğalgaz, petrol ve uranyum yataklarına sahip.
Bunların dünyadaki “kritik hammaddelerin” yüzde 5’ine denk geldiği tahmin ediliyor.Elektrikli araçların pillerinin yapımında kullanılan grafit bunlardan biri. Ukrayna Coğrafya Dairesi’ne göre ülkedeki 19 milyon tonluk kanıtlanmış rezerv, Ukrayna’yı dünyada bu alandaki ilk beşe sokuyor.
İşgalin sürece etkisi
Modern dünyanın önemli ürünlerinden olan rüzgar türbinleri, güneş panelleri, elektronik cihazlar ve silahların üretiminde kullanılan nadir toprak metallerinden de Ukrayna’da bolca bulunuyor.Fakat bunların bir kısmı, Ukrayna’nın Rusya işgali altındaki bölgelerinde kaldı.
Ukrayna Ekonomi Bakanı Yulia Svyrydenko’ya göre işgal altındaki madenlerin değeri 350 milyar dolar.
Türkiye’de nadir element varlığı
Türkiye son yıllarda enerji politikalarında önemli adımlar atarak yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı bir dönüşüm süreci başlattı. Bu kapsamda Türkiye, güneş ve rüzgar enerjisi yatırımlarını hızlandırdı. Yenilenebilir enerji 2024’ün sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam kurulu güç kapasitesinin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturarak 68 gigavata ulaştı ve bu oran Avrupa ülkeleriyle rekabet edecek seviyelere geldi. Bu gelişmeler, Türkiye’nin sürdürülebilir enerji hedeflerine ulaşma çabalarını güçlendiriyor.
Kritik bir role sahip
Türkiye’nin enerji dönüşümünde stratejik bir fırsat olarak değerlendirilen nadir toprak elementleri bu dönüşümün sürdürülebilirliği açısından kritik bir rol oynuyor. Nadir toprak elementlerinin özellikle rüzgar türbinleri ve elektrikli araçlarda kullanımı, bu elementleri yenilenebilir enerji dönüşümünün vazgeçilmez bir unsuru yapıyor. Türkiye, yaklaşık 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezerviyle, Çin’in ardından dünyanın en büyük ikinci rezervine sahip ülkesi konumundadır. Bu durum, Türkiye’nin hem enerji güvenliği hem de ekonomik kalkınması açısından stratejik bir avantaja sahip olduğunu gösteriyor.
Küresel ölçekte önemli bir alan
Uluslararası Enerji Ajansına göre küresel ölçekte Çin’in yüzde 62 üretim ve yüzde 90 işleme payıyla hakim olduğu NTE pazarında, Türkiye’nin sahip olduğu rezervler hem küresel tedarik zincirine çeşitlilik sağlama hem de stratejik bir alternatif olma potansiyeli taşıyor.Nadir toprak elementlerinin ham madde olarak ihraç edilmesi yerine işlenmiş uç ürünlere dönüştürülerek ihraç edilmesi, Türkiye ekonomisi için daha yüksek katma değer sunabilir. Rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılan kalıcı mıknatısların yerli üretimi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe maliyet avantajı sağlamasına yardımcı olabilecek. Yüksek teknoloji ürünleri için gerekli olan NTE bileşenlerinin Türkiye’de üretilmesi, ülkenin uluslararası pazarda rekabet gücünü artırabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 25 Eylül’de ABD Başkanı ile yaptığı görüşmenin kapsamında özellikle Eskişehir merkezli nadir elementlerin de gündeme gelebileceği yönünde iddialar da yer almıştı.