Baas rejimi 61 yılın ardından çökerken, Suriye’de iç savaş ve devrik rejimin yürüttüğü politikalar ekonomik faaliyetleri büyük ölçüde kesintiye uğrattı. Ekonomik göstergelerin tümüyle bozulduğu ülkede, enflasyon, bütçe ile ihracat ve ithalat dengesi gibi kritik kalemlerde önemli sorunlar bulunuyor. Akdeniz’in kuzeydoğusunda yer alan Suriye, Asya, Avrupa ve Afrika’nın kesiştiği bölgedeki konumuyla özellikle ticarette hızlı bir toparlanma sürecine girme potansiyeli taşıyor.
Önemli iş birliklerine kapı aralanacak
Bölgenin en büyük ekonomilerinden Türkiye’nin 2023 yılında Suriye’den ithalatı 363,5 milyon dolar seviyesindeyken, bu ülkeye ihracatı ise yaklaşık 2 milyar dolar düzeyindeydi. Sektör yetkilileri, Türkiye ile Suriye arasındaki ticarette özellikle tarım, inşaat ve enerji gibi konularda önemli işbirlikleri ön plana çıkabileceğini belirtiyor.Toplam 11 serbest ticaret bölgesi bulunan Suriye’de yakın gelecekte İdlib’de de bir serbest ticaret bölgesi kurulması planlanırken, ülkede yabancı yatırımcılara belirli organize sanayi bölgelerinde (OSB) yüzde 100 öz sermaye ile şirket kurabilme olanağı tanınıyor.
Toparlanma sürecine katkı sunulmalı
Uluslararası uzmanlar, ülke ekonomisinde tekrar istikrarın sağlanması için atılması gereken adımları değerlendirirken, bölgenin yeniden inşası sürecinde Türkiye’nin oynayabileceği önemli role de değindi.Avustralya merkezli Deakin Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Ali Mamouri, Suriye’deki yeniden inşa sürecinin yakın gelecekte sorunsuz bir şekilde yaşanmasının olası olmadığını söyledi.
Altyapı çözüme kavuşturulmalı
On yıl süren iç savaş, yaptırımlar ve altyapının yok edilmesi nedeniyle Suriye ekonomisinin harabeye döndüğünü anlatan Mamouri, “Yeni hükümetin halkın güvenini yeniden tesis etmek, yabancı yatırımları çekmek ve temel altyapıyı yeniden inşa etmek için istikrar çabalarına öncelik vermesi gerekecek. Ancak toparlanma büyük ölçüde iç siyasi bütünlüğe, uluslararası aktörlerin desteğine ve bölgenin tepkisine bağlı olacaktır.” dedi.
Özel sektör devrede olmalı
Özel sektörün de iş dostu bir ortam yaratılması ve yabancı yatırımcıların çekilmesi yoluyla desteklenmesi gerektiğini ifade eden Mamouri, “Siyasi ve ekonomik yaptırımlar muhtemelen bir süre yürürlükte kalacak olsa da Suriye’nin insani yardım, krediler ve ticaret anlaşmaları için bölgesel güçler ve uluslararası kuruluşlarla müzakere etmesi gerekebilir.” dedi.
Enerji stratejik bir sektör
Suriye’nin petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip olduğunu ve yeniden inşa sürecinde bu rezervlerin önemli rol oynayabileceğine işaret eden Mamouri, “Üretim çatışmadan önemli ölçüde etkilendi ve petrol ve doğal gaz endüstrisinin yeniden inşası önemli yatırım ve istikrar gerektirecektir.” dedi.Tarım sektörünün geçmişte Suriye ekonomisinin omurgasını oluşturduğunu anımsatan Mamouri, özellikle Fırat Nehri çevresindeki verimli bölgelerde bu sektörün yeniden inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin rolünün önemi
Suriye’de devlet bütçesinin mevcut durumuna ilişkin Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) raporuna atıfta bulunan Mamouri, “2023 bütçesi 2011 seviyesinin dörtte birinden daha az ve yaklaşık 5,88 milyar dolar veya kişi başına 256 dolara eşittir. Suriye’nin bütçesi şu anda devam eden çatışmalar, ekonomik yaptırımlar ve altyapının yaygın şekilde tahrip edilmesi nedeniyle sınırlı gelir elde etme kapasitesi sonucunda korkunç bir durumda.” diye konuştu.
Bölgesel destek katkı sunar
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın Suriye’ye yönelik desteğini devam eden çatışmalar ve yaptırımlar nedeniyle uzatmadığına işaret eden Mamouri, “Yeni bir hükümet kurulursa, muhtemelen yeniden inşa ve büyümeyi teşvik etmek için bölgesel ve uluslararası desteği seferber etmeye odaklanması gerekecektir.” yorumunu yaptı.
Yabancı sermaye ve finansman
Küresel risk ve stratejik danışmanlık şirketi Control Risks’ten Kıdemli Analist Victor Tricaud, Suriye ekonomisinin zayıf bir durumda olduğunu, özellikle 2019’dan beri derin bir krizle karşı karşıya kaldığını belirterek, gelecek aylarda istikrarsız durumun devam edeceği yorumunda bulundu. Suriye ekonomisindeki verimliliğin onlarca yıl süren yağmacı ve müdahaleci bir otoriterliğin zararına uğradığını kaydeden Tricaud, “Nihai bir toparlanmanın kilit belirleyicisi, uluslararası yardımın sağlanması ve yaptırımların kaldırılması veya en azından muafiyetlerin getirilmesi ile yabancı sermayenin yeniden inşaların finansmanına izin verilmesi olacaktır.” diye konuştu.