Küresel ekonomiler, son dönemde ABD Başkanı Donald Trump’ın bazı devletlere karşı uyguladığı gümrük tarifeleri ile gerilirken Avrupa Birliği ve Çin başta olmak üzere bu tarifelere maruz kalan ülkelerden gelen karşıt tepkilerle iyice gerilmiş durumda. Uluslararası konjonktürde “tarife savaşları” olarak tanımlanan bu gelişmeler küresel piyasalarda dalgalanmalara kapı araladı.
ABD’de yeni yönetim piyasaları gerdi
Küresel ekonomik yönetişim konusunda kendi aralarında uyumsuz bir görüntü veren Trump ve kurmayları, iyi planlanmış ve kademeli stratejilerden ziyade; rakiplerini şaşırtıp psikolojik baskı altına almayı esas edinen bir yaklaşıma girdi. Çin, Meksika ve Kanada odağında başlatılan yeni korumacılık tartışmalarının Trump’ın küresel finansal piyasaları diken üstünde tutan açıklamalarıyla genelleştirilmesi; ABD karar alma mekanizmalarının kurumsal birikim ve uzmanlıktan uzaklaştıkları yönündeki algılar; Başkan Yardımcısı JD Vance, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Elon Musk gibi figürler arasındaki koordinasyon açıkları tam bir kaos görüntüsü verdi.
Türkiye’ye nasıl yansıyacak?
Kısa vadeli gelişmeler açısından bakıldığında dünya ekonomisi üzerindeki büyüme ve enflasyon baskılarının varil başına 60 doların altına kadar ittikleri petrol fiyatları, elbette üretim ve lojistik maliyetlerinin düşmesini olumlu etkileyecek. Ayrıca, gerek iç talebin gerekse de ithalat ivmesinin kademeli olarak zayıflaması sonucunda cari açık cephesinde yine olumlu kazanımların ortaya çıkması beklenebilecek.
Trump neyi hedefliyor?
Donald Trump’ın en temel hedeflerinden biri, ABD’nin dışa bağımlılığını azaltmak ve yerli üretimini artırmak. Tarife artışları, özellikle ithalatı pahalı hale getirerek, yabancı ürünlerin Amerikan pazarındaki rekabetini zorlaştırmayı amaçlıyor. Bu strateji, ABD’ye daha fazla üretim fırsatı sunmayı ve yerel sanayiyi güçlendirmeyi hedefliyor. Trump’ın “America First” (Önce Amerika) politikası çerçevesinde, dış ticaretten sağlanan gelirlerin ABD içinde kalması gerektiği vurgulanıyor. Özellikle Çin gibi büyük ticaret ortaklarına yönelik uygulanan yüksek tarifeler, bu ülkelere olan ekonomik bağımlılığı kırmayı esas alıyor.
Süreç gelişmelere gebe
ABD’nin gümrük tarifeleri politikası, yalnızca ABD ekonomisini değil, küresel ticaretin geleceğini de etkileyecek. Diğer ülkelerle yapılan anlaşmalarda belirsizlikler arttıkça, uluslararası ticaretin daha fazla korumacı bir yapıya dönüşmesi de ihtimal dahilinde. Çin gibi büyük ekonomiler, ABD’nin tarifelerine karşılık olarak alternatif pazarlarla anlaşmalar yapma yoluna gidebilir. Türkiye’nin bu süreci de iyi değerlendirmesi önemli.
İç piyasayı da yakabilir
Trump’ın tarifeleri yalnızca ekonomik bir savaşın parçası değil, aynı zamanda siyasi bir mücadele olarak da değerlendirilebilir. ABD, bu politikalarla yalnızca ekonomik üstünlük sağlamak istemiyor, aynı zamanda dünya üzerindeki küresel liderliğini pekiştirmeyi düşünüyor. Ama bu süreçte ABD’nin karşılaştığı ekonomik zorluklar, yalnızca rakip ülkelerle değil, kendi içindeki sanayiciler ve tüketicilerle de yüzleşmesine neden olabilecek.
Türkiye ön plana çıkabilir mi?
Uzmanlar, Trump’ın bu kararını dünya genelinde kritik minerallere talep artarken, Çin’in alandaki hakimiyetini kırmaya yönelik stratejik bir hamle olarak değerlendiriyor.
Pekin yönetimi 11 Nisan’da ABD mallarına uyguladığı tarifeleri yüzde 125’e çıkarmış, Trump da Çin mallarına uyguladığı ABD tarifelerini yüzde 145’e yükseltmişti. Türkiye’nin kendi bölgesinde alternatif bir pazar olarak ön plana çıkabilmesi de bu süreçte tartışma konusu.Türkiye, yüzde 10 gümrük vergisi uygulanacak ülkeler arasında yer alıyor.
Pazarların öne açılır mı?
2024 Aralık ayında ABD, 1,5 milyar dolar ile Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ikinci ülke konumunda. TÜİK verilerine göre Aralık ayında Türkiye’nin ihracatının yüzde 6,4’ü ABD’ye yapıldı. Ekonomik Bakış Dergisi’nin uzmanlardan aldığı bilgiye göre vergilerin kur baskısı oluşturabileceği tahmin edilirken Türkiye’nin faaliyet gösterdiği pazarlardaki dengeleri değiştirebilmesi de mümkün. ABD ithalatçılarının, pahalanan Çin mallarına alternatif araması söz konusu ve devamında Türkiye için alan açılabilir. Türkiye rekabet avantajı olan giyim, araba parçaları ve ev eşyaları gibi sektörlerde pazar payı kazanabilir.