Katılım bankacılığına ilgi her geçen gün artıyor. Atıl kalan ve ekonomiye kazandırılamayan tasarrufları değerlendirmek isteyen girişimciler ve devletler bankacılık sistemini İslami usullere uygun hale getirmek için katılım bankacılığı sistemini ortaya çıkarmıştır. Katılım bankacılığının tüm dünyada ilgi görmesi üzerine yatırımcılar da katılım bankasına yatırım yapmaya başladı. Ülkemizde 1980’li yıllardan itibaren faaliyet göstermeye başlayan katılım bankaları ilk olarak “Özel Finans Kurumu” adı altında açılmışve fonksiyonları yönünden de ticari bankalarla benzerlik göstermektedir.
Ortaklığa kapı aralanıyor
Katılım bankalarını diğer bankalardan ayıran en büyük farka bakınca; katılım bankaları kabul etmiş oldukları fonlara kesin bir faiz kazancı taahhüt etmek yerine, kar-zarar ortaklığı ile müşterilerine kazanç sağlayabilmekte ancak zarar ihtimalini de ortaya koyuyor. Katılım bankaları müşterilerinin taleplerini nakdi olarak karşılamaz ancak bunun yerine geniş ürün yelpazesi ile müşterileri ile ticaret ve ortaklık yapma şeklinde fon kullandırarak ekonomiye katkıda bulunur ve kazanç sağlamaktadırlar. Özellikle muhafazakar kesim bu alanda bankaları önemli yatırım aracı olarak görüyor.