Jeoloji Mühendisi Zeynel Ağacık Ekonomik Bakış’a yaptığı değerlendirmede binanın yaşı, zemin durumu, onaylanan projeye uygunluk, kiriş kolon durumu ve bina rutubetinin deprem konusunda önem arz ettiğini kaydetti. “Yapı jeofiziği çalışmaları, yapıya hasar vermeden, yerinde yapıların tamamının incelenmesini sağlar.” diyen Ağacık Jeofizik çalışmaları ile yapı temel tipi ve kalınlığı, beton dayanımı, betonarme yapılardaki donatı sayısı ve aralıkları ile etriye aralıkları ve sayısı, donatıların korozyon durumu, yapının rezonans durumu hasarsız olarak belirlenir” yorumunu yaptı.
Can ve mal kayıplarını artırır
“Depremde hasar gören pek çok hasar alan yapıda; zemine göre bina yapmak yerine binaya göre zemin etüdünün hazırlandığı görülmektedir. Bu durum, can ve mal kayıplarının artmasında oldukça etkili olmuştur.” diyen Ağacık şunları kaydetti: “Zemin özelliklerinin depreme dayanıklı yapı yapma konusunda etkisinin önemsenmemesi nedeniyle, 1999 Kocaeli depremine kadar zemin etüdünün ruhsat dosyasına konulması gereken sadece bir evrak olarak görülmüştür.1944 tarihinde çıkarılan, Yer Sarsıntılarından Evvel ve Sonra Alınacak Tedbirler hakkında Kanun ile imar planına esas jeolojik etüt çalışmaları yapılmaya başlanmış olsa da 1956 ve 1985’teki imar yasalarında jeolojik etütlerden bahsedilmemiştir” dedi.
Dayanıklılık test edilmeli
Ağacık, “Bir biranın dayanıklı olmasını sağlayan önemli faktörlerden birisi suya karşı korunaklı olmasıdır.
İnşaat esnasında kullanılan demir, çelik ve beton gibi malzemelerin kalitesi ile bu konuda yapılan denetlemeler kritik faktördür” dedi. “Evlerin kolonlarının kontrol edilmesi de önemli bir detaydır” diyen Ağacık, ” Kolonlarda bir çatlak veya alanın daha verimli kullanılması için kesilen bir kolon bölümü varsa binanın temelinde inceleme yapılmalı.İnşa edilmiş bir bina yakın zamanda deprem geçirmişse yapı için hasar raporu çıkarılmalı. Bu rapor, binanın ne durumda olduğunu ve bakıma ihtiyacı olup olmadığını belli eder.İnşa edilmiş ve bir süredir kullanılan binanın dayanıklılık kontrollerinden geçmiş olması ve test edilmesi belirleyici unsurlardandır.” yorumunu yaptı.
Dolgu alanlar ve çamur zemin risk
Ağacık, “Gelişen teknoloji ile beraber bazı binalara darbe emici sistemler kazandırıldı. Tıpkı motorlu taşıtlarda istenmeyen sarsıntıları kontrol eden amortisörler gibi darbe emiciler de kinetik enerjiyi bir hidrolik sıvı tarafından emilen ısı enerjisine dönüştürüyor ve sarsıntıları azaltıyor” dedi.
Ağacık, “Demir ve inşaat malzemeleri güçlü, dayanıklı ve kaliteli seçilmelidir. Binanın yapılacağı zemin iyi analiz edilmelidir. Riskli bölgelerde daha az binalar inşa edilmelidir.Zemini sert ve taş olan yapılar depreme dayanıklıdır. Su birikintisi içerisine, dolgu alanlara ya da çamurlu yerlere yapılan binalar risklidir” dedi.
Ölçümleme nasıl yapılır?
Ağacık, “Binaya tahribat vermeden sismik alet yardımıyla bazı testler yapılıyor. Yapı uzmanları özellikle ellerindeki sismik cihazı duvarın uygun bir yerinden betona dayayıp titreşimleri dinleyebiliyor. Elde edilen bu veriler sisteme yükleniyor ve burada karşılaştırmalar gerçekleştiriliyor. Ayrıca deprem yönetmeliğine göre C20’nin altında bulunan kolonlar riskli gruba giriyor.Böyle bir tablo bir ihbar kabul ediliyor ve betondan numune alımı yapılıp binanın depreme dayanıklılığıyla ilgili gerçek sonuç ortaya konuyor” yorumunu yaptı.