Gazze’de kadın çocuk demeden katliamlarını sürdürürken İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik başlattığı saldırılar başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünyayı etkiledi. Sözde nükleer tehdit olarak algıladığı Tahran Yönetimini pasifize etmek isteyen İsrail kendi nükleer silahlanma mücadelesini ise perdeleyerek ABD’nin yanı sıra Avrupalı çoğu ülkeyi de peşine taktı.
Türk borsası ne tepki verdi?
İran, İsrail’e Demir Kubbe’sini delmeyi başaran füzeleriyle karşılık verirken yükselen tansiyon dünya borsalarında gerilimeye neden oldu. Türk borsası ise savaşın başladığı günün sabahında yüzde 2’nin üzerinde değer kaybederek tepki verdi. ABD ve İsrail’in 14 gün olarak vadelendirdiği saldırılar esnasında piyasalar da yatırımcı bazında güvenli liman arayışına girdi. Her ne kadar ABD’nin “barış er geç sağlanacak, İran masaya çekilecek” söylemleri dillendirilse de ABD Başkanı Donald Trump’ın vergi tarifelerinde yaptığı gibi tutarsız beyanları piyasadaki gölgeleri tam olarak dağıtamadı.
ABD İsrail’in ardında saf tuttu
23 Haziran’da ABD yönetimi tarafları ikna ederek ateşkes iklimine kapı aralarken piyasalar temkinli tavrını sürdürdü. ABD’nin İsrail’in ardında saf tutarak İran’ın nükleer tesis bölgelerini vurması bu iyimserlikte bir nevi gölge teşkil etti. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Amerikan tavsiyesine kulak vermesi bölgedeki çatışmaların tamamen biteceği anlamını da taşımıyor.
Petrol ve para piyasasına nasıl yansıdı?
Savaşın başlamasıyla birlikte yatırımcıların güvenli liman olarak gördüğü altında kısmi bir yükseliş görüldü. Bitcoin piyasası çatışmalar esnasında 100 bin doların altında kendine yer aradı. Savaşın biteceğine yönelik açıklamalarla birlikte Bitcoin yeniden 100-105 bin doların üzerine çıktı. En büyük tedirginlik ise petrolde yaşandı. Petrolün varil fiyatı İsrail’in saldırıları sırasında 77 dolara kadar çıktı. Devamında ise petrol 67 dolar bandına kadar indi.
Özellikle İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatacağı beklentisi petrol fiyatlarının artışını tetikleyen unsurlardan oldu.
Doğalgaz ve petrol geçişinde kritik bölge
İran’ın arkasında Çin ve Rusya yer aldı. Petrol ihracatçısı Rusya petrol fiyatlarının artışında en çok kara geçecek ülkeler arasında yer alırken petrolde İran’a bağımlı durumdaki Çin ABD’nin gerilimi daha da artırmasına karşı çıktı. Aynı zamanda ABD de petrol fiyatlarının artışından olumsuz etkilenecek ülkelerin başında yer alıyor. Hürmüz Boğazı bu noktada stratejik rol oynadı. 1980’lerdeki İran-Irak tanker savaşları sırasında dahi boğaz kapatılmamış olsa da bu bir risk olarak görüldü. Dünya petrol arzının yaklaşık yüzde 20-30’unu, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ticaretinin ise yüzde 20’sini taşıyan bu stratejik geçidin güvenliği, yalnızca bölgesel değil, küresel düzeyde sonuçlar doğurabilecek nitelikte.
Türkiye nasıl bir “enerji” sergiledi?
Türkiye açısından bakıldığında, Körfez’den sağlanan enerji ithalatı toplam arzın yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. Türkiye savaş esnasında her iki tarafa da sağduyulu davranmaları yönünde kulis geliştirdi. Bir taraftan ABD ve İran ile temas kurulurken bir taraftan da Rusya’nın bölgesel ağırlığını kullanması çabasına girildi. Türkiye doğrudan bir kesinti beklenmese de enerji fiyatlarındaki yükselişin sanayi, ulaşım ve hane halkı tüketiminde maliyetleri artırarak yerel enflasyona yukarı yönlü baskı yapmasının imkan dahilinde olduğunu baz aldı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yayınlanan bir analizde de elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki yüzde 10’luk bir artışın enflasyonu yüzde 12-20 arasında yukarı yönlü çekileceği öngörülmüştü.
Karşılıklı senaryo ve riskler
Savaşın uzaması durumunda petrol fiyatlarında yaşanan artış, karbon kaynakları ithal eden ülkeleri ekonomik olarak zor durumda bırakabilecek potansiyel taşıyordu. Trump, petrol üreten ülkeleri ve kendi Enerji Bakanlığı yetkililerini fiyatların yükselmemesi için arzı artırmayı telkin etti. Körfez ülkeleri için de petrol fiyatlarında yaşanan artış uzun dönemde avantaj haline gelebilecek potansiyele sahip.
İsrail ekonomisinin de beli kırıldı
İsrail’in İran’a yönelik saldırıları İsrail’in de belini büktü. Çatışmanın maliyeti, İsrail’in ekonomisini ve kamu bütçesini benzeri görülmemiş bir baskı altına aldı. Ekonomik Bakış’a değerlendirmede bulunan piyasa uzmanları saldırıların maliyetinin günde yüz milyonlarca doları bulduğunu ve bu durumun, kamu bütçesi ile piyasalarda ciddi baskı oluşturduğu ifade etti.
Ekonomik maliyeti ağırlaştırdı
Uluslararası medyada da maliyet analizleri yapıldı. Sadece ilk haftada yaklaşık 5 milyar dolar harcayan İsrail’in günlük savaş giderinin 725 milyon dolara ulaştığı dillendirilirken bu tutarın 593 milyon dolarının saldırılarda kullanıldığı, 132 milyon dolarılık kısmın savunma tedbirleri ve askeri seferberlik faaliyetlerine ayrıldığına dikkat çekildi.İsrail para birimi şekeli savaşın başlamasından sonra dolar karşısında 3,70 seviyesine kadar geriledi.