Çevresel sürdürülebilirlik, sürdürülebilirliğin çevre ve doğal düzenin korunması ile ilgilin boyutunu kapsamaktadır. Bu kavram, doğal düzenin korunması ve kaynakların kendini yenileme özelliğinin zarar görmemesi için önem arz ediyor. Çevresel performansın artırılabilmesi için insan faaliyetlerinin doğa üzerindeki etkilerini belirlemek ise yapılması gerekenlerin başında yer alıyor. Bu eksende geliştirilen ekolojik ayak izi, çevreye bırakılan etkileri gösterirken ekolojik ayak izinin azaltılması çevresel etkinin azaltılması ve devamlılığın sağlanması noktasında önemli bir adım.
Kurumsal sürdürülebilirliğin yansıması
Biyoçeşitliliğin korunması, kirliliğin azaltılması sonucu daha sağlıklı koşullar elde edilmesi, küresel ısınma ile etkili mücadele, doğal düzenin korunması ve kaynakların verimli şekilde kullanımı çevresel sürdürülebilirliğin nirengi noktasını oluşturmaktadır.Bu tanımlama sadece kişi bazlı değil kurumlar açısından da iyi izlenilmesi gereken bir durum ortaya koyuyor. Kurumsal sürdürülebilirliğin de bir parçası olan çevresel boyut, ticari faaliyetlerin devamlılığı ile yakından ilgili. Hem marka itibarı hem de kaynakların verimli şekilde kullanılabilmesi için bu boyuttaki performansın artırılması gerekiyor.
Dönüşüm sürecini tetikler
Çevresel sürdürülebilirliğin kapsadığı alanlar arasında; ham madde kullanımı, enerji tüketimi, sera gazı emisyonları, atık yönetimi, biyoçeşitlilik ve tedarik zinciri yer alıyor.Sözkonusu alanlar, bireysel ve kurumsal anlamda birçok sorumlu çevre uygulaması için yol haritası niteliğinde.Üretim süreçlerinin temelinde yer alan ham madde veya malzeme kullanımı çevresel etki büyük ölçüde etkilemektedir, Kullanılan ham maddelerin döngüsel ekonomi modeline uygun olması, kaynak verimliliği sağlayarak çevresel etkinin azaltılmasını sağlar.Tüketici tercihlerinin daha sorumlu bir şekilde gelişmesi, firmaları daha sürdürülebilir ürünler üretmek için teşvik etmektedir. Sürdürülebilir ürünlere olan talep artıkça kurumsal dönüşüm de hızlanmaktadır.
Sosyal ve çevresel sorumluluk
Tükenmeyen ve temiz enerji kaynakları bu noktada devreye girerek hem kurumsal hem de bireysel bir çözüm sunmaktadır. Doğal olarak kendi kendine yenilenebilen bu kaynaklar, düzenli ve sorumlu bir şekilde kullanıldığı takdirde tükenmez olma özelliğine sahiptir.Firmalar, üretim faaliyetleri sonucunda sebep oldukları emisyonları azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Başarılı bir atık yönetimi, çevre kirliliğinin önlenmesini ve ekolojik ayak izinin azaltılmasını sağlar. Doğada kendiliğinden dönüşemeyen malzemelerin kullanılması ise atık yönetimini zorlaştırmakta ve çevresel sürdürülebilirliğe zarar vermektedir.Bu bağlamda sosyal sorumluluk da öne çıkıyor.
Yasal düzenlemeler kaçınılmaz
Biyoçeşitliliğin korunması, insan faaliyetlerinin devamlılığı için hayati bir öneme sahiptir. Canlı türleri doğal düzen ve besin zinciri içinde bir bütün oluşturmaktadır. Bu bütünün zarar görmesi halinde geri dönüşü olmayan durumlar meydana gelebilir.Kurumsal boyutta tüm faaliyetlerin biyoçeşitliliğin korunması ile uyumlu olması gerekir. Çevreye zarar veren firmalar, diğer canlıların yaşam koşullarını kötü bir şekilde etkilemektedir. Hem yasal regülasyonlar hem de müşteri ihtiyaçlarına en iyi şekilde hizmet verebilmek için bu alanda aksiyon alınması gerekmektedir.