Finansal okuryazarlık eğitimi etki alanını her geçen gün artırıyor. Artık hemen her kurum ve kuruluş finansal okuryazarlık ile ilgili hem eğitim süreçlerine katılıyor hem de personeline bu bilinci aşılayacak türde adımlar atıyor.
Biz de EKONOMİK BAKIŞ olarak finansal okuryazarlık sürecine bu sayımızla da katkı vermeyi sürdürüyoruz:
Sabit kur sistemi
Döviz kurunun hükümet tarafından belirlendiği, olabilecek dalgalanmalara izin verilmeyen, döviz kurlarının sabit tutulduğu sistemdir. Sabit kur sistemi, altın para sistemi ve kontrollü kambiyo sistemi olarak sınıflandırılır.
Satınalma gücü paritesi
1916’da Gustav Cassel tarafından geliştirilen teori, iki ülke parası arasındaki denge döviz kurunun, bu paraların yurtiçi satınalma güçlerine göre belirleneceğini açıklar. Örneğin, 1$=1000TL ise; 1$’ın Amerika’daki satıalma gücüyle, 1000TL’nin Türkiye’deki satınalma gücü eşit ise, denge döviz kuru olarak kalır.
Say Kanunu
J.B.Say’ın ortaya attığı, “her arz kendi talebini yaratır” görüşünü kapsayan kanun. Bu kanun Mahreçler Yasası olarakta adlandırılmaktadır. Say, üretimde meydana gelen her yeni artışın talebi de beraberinde getireceğini savunmuştur. Ona göre, ekonomide talep yetersizliği ve işsizlik mümkün değildir.
Eşel mobil
Sabit gelirli kişilerin satınalma güçlerinin enflasyon dolayısıyla azalmasını önleyen bir sistemdir. Bu sisteme göre, belirli bir dönemde enflasyon % 50 artıyorsa, sabit gelirli kişilerin satın alma güçleri de yüzde 50 oranında artmaktadır.
Vergi yansıması
Vergi yükünün bazı ekonomik ve yasal imkanlardan yararlanmak suretiyle, kısmen veya tamamen, başkasına ya da başkalarına devredilmesidir. Vergi yansıması, vergiyi ödemekle yükümlü olan kişinin vergi yükünü taşımak istememesinden kaynaklanır.
Zorunlu tasarruf
Kişi ve işletmelerin iradesi dışında, mal talebinin mal arzını aşması sonucu harcamaların azalması ile ortaya çıkan tasarruftur. Ayrıca, devletin fiyatları ve vergileri yüksek tutarak, tüketimin azalması ile sağladığı tasarrufa da zorunlu tasarruf denilir.
Bağlı menkul kıymetler
uzun vadeli yatırımda bulunmak ve/veya faaliyetleri üzerinde müdahale imkanına sahip olmak amacıyla ana ortaklık tarafından doğrudan ve/veya dolaylı olarak, hisselerinin yüzde 10’undan azına sahip olunan, bağlı ortaklıklar ve iştirakler harici işletmelerdeki sermaye paylarını temsil eden menkul kıymetlerdir.